Bir kere bebeğiniz sütünüzden doğru yağları almış olacak. Sütünüzdeki yağ oranı gün içerisinde ve aylara göre onun ihtiyacına göre değişim gösterir. İlk süt adını verdiğimiz “kolostrum” görünüş itibariyle koyu sarı renkte konsantre bir sıvı olması sebebiyle yağlı intibası vermesine karşın yağ konsantrasyonu düşüktür. Emzirmenin ilerleyen günlerinde olgun insan sütünde ki yağ konsantrasyonu ise daha yüksektir. Ayrıca anne sütü sağlıklı yağların doğru orantısına sahiptir.Bu önemli temel yağ asitleri myelin membranın ( sinirlerin etrafında ki kılıf, bu koruyucu kılıf sayesinde sinir sistemi daha aktif olur) oluşmasını sağlar.Anne sütü Kolesterol açısından da inek sütü ve mamalara oranla çok zengindir çünkü, bebeklerin beyin gelişimi açısından kolesterole ihtiyaçları vardır.Bebeğin beyin dokusu bu özel yağlarla gelişir. Kolesterol gerekli temel hormon ögelerini, D vitamini ve bağırsak safrası içeren anne sütünde ki vazgeçilmez bir unsurdur. Yağlar anne sütünün en değişken bileşenidir, anneden anneye, bebeğin yaşına hatta günün saatine göre bile değişir. Yapılan araştırmalar erken doğmuş bir bebek ile zamanında doğmuş bir bebeğin annelerinin sütleri arasında fark olduğunu göstermektedir. Başka hiçbir ek besine gereksinim olmadan altı ay, bebek için en iyi beslenmeyi sağlayacak yapıdadır. Emzirmenin bebeğinize ve size yaşam boyunca sağlayacağı sayısız faydalar vardır.
Kolostrum
Doğumdan hemen sonra ilk üç gün içinde gelen kolostrum özel bir yapıya sahiptir. Bu sıvıda otuzdan fazla madde vardır ve çinko, sodyum, potasyum, büyüme faktörleri ve enfeksiyondan koruyan antikorlardan (kanımızdakinden 100 kat daha fazla) çok zengin olan kolostrumun hazmı kolay olup, bebeğiniz tarafından mutlaka alınması sağlanmalıdır. Prematüre doğan bebeklerde merkezi sinir sistemi, akciğer matürasyonu ve göz gelişimi tamamlanmadığı için anneden süt pompası yardımı ile alınan kolostrum ve devamı olan, geçiş sütü ve olgun sütün sindirim sistemi gelişmişse verilmesi prematüre bebek için hayati önem taşır. Bebeğin bağırsaklarında biriken yeşilimsi dışkının da (mekonyum) atılmasını kolaylaştırır. Kolostrumun yapısı her gün biraz daha değişerek 7-15 gün sonra normal insan sütü yapısını kazanır. Gebeliğin 6. 7. aylarında göğüs dokusu kolostrum yapımını başlatır, bazı gebelerde göğüs uçlarından bu aylarda sızıntı bile olabilir. Bu size göğüslerinizin bebeğinizi beslemek üzere hamilelik döneminde bile üretime geçtiğinin bir göstergesidir. Yeni doğum yapmış bir annenin göğsünde az miktarda kolostrum vardır ancak bu bebeğin midesi ve doğduğu dünyada emmek üzere öğreneceği yeni ritim için (emme, yutma ve nefes alma) uygun miktardır. Yeni doğmuş bir bebeğin midesi bilye veya bir kiraz büyüklüğündedir ve annesinin karnında su içinde nefes almadığından parmağını emerken yuttuğu bu suyu, yeni geldiği dünyada yeni emme ritmini de öğrenmesinde zorluk yaşamamasını sağlayacak miktarda göğüsler kolostrum çıkarır. Ayrıca yaşamlarının ilk 3 gününü idame edebilecekleri sıvı rezervleri ile yeryüzüne doğarlar, o sebeple de ilk hafta içinde doğum kilolarının % 8 ila 10 u ölçüsünde kilo verirler, bu fizyolojik bir durum, yani olması doğal bir durumdur. Yeni doğum yapan anne bu sebeple üzüntü ve yetersizlik duyguları yaşamamalıdır.
Anne Sütünün Yapısı
Olgun sütün %88’i su, %55’i yağ, %37’si karbonhidrat ve %8’i proteindir. Anne sütündeki baş karbonhidrat laktozdur (süt şekeri). Sütün kalorisinin yüzde kırkını sağlar ve enerji verdiği gibi bağırsaklarda kötü bakteri üremesini önleyen asitik bir ortam yaratır.Bağırsaklarda oluşan yardımcı iyi bağırsak bakterilerinin oluşumunu da hızlandırır. Laktoz ayrıca merkezi sinir sisteminin de gelişmesini sağlar, kalsiumun emilimini hızlandırır böylece kemik gelişimini destekler.
Yağların özelliklerinden daha önce de söz etmiştik, sütteki kalorinin yüzde ellisini oluşturur. Anne sütünde bulunan uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleri, beynin ve görme fonksiyonunun gelişimi için çok önemlidir. Yağlar hücrelerin dış yüzeylerinin yapısını oluşturup, yağda eriyen vitamin ve hormonları taşıyıcı işlevi görürler.
Olgun sütte, kolostrumdakinden daha az protein bulunur. Zamanla bu daha da azalır. Ancak biyolojik değeri çok yüksek olduğu için, altı aya kadar ihtiyacın tamamını karşılar. Anne sütündeki proteinler naif yapıda,özel ve sadece anne sütünde bulunabilir çeşitliliktedir.Bebeğin sağlıklı büyümesini sağlar.Mikropları yok edici özelliğinden dolayı da bebeği hastalıklardan korur.Anne sütündeki proteinlerin bebeğin bağırsaklarından geçişi kolaydır, çünkü anne sütündeki protein insan yavrusunun hazmına uygundur. Bebeği zorlamaz ve hazım şikayeti, gaz problemi yaşatmaz. Oysa ki süt formüllerindeki protein her ne kadar bebeğin hazmına uygun hale getirilsede inek sütü proteini olup, kabadır, emilimi zordur ve bebeğin bağırsaklarında gaz ağrılarına, hazımsızlığa yol açabilir. Ayrıca sütünüzün sizin yediğiniz besinlere göre değişen tadı, bebeğinizin tad alma duyusunda farkındalık yaratır. Aile geçmişinde alerji olan bebeklerde daha az alerji riski olmakta ve muhtemelen diyabete karşı korunma sağlanmaktadır. Anne sütü ile beslenen bebekler daha düşük kan basıncı, daha düşük kolestrol ve hayatlarının ileriki aşamalarında daha az obezite riski taşır.
Su ve Tuz: Emen bebeklere ayrıca su içirilmesine gerek yoktur. Çünkü anne sütünün yüzde seksen sekizi sudan oluşur ve sudaki tüm mineralleri içerir. Eğer bebek, verilen suyu reddetmeden içiyorsa, anne sütü yeterli değil demektir. Anne sütündeki tuz oranı çok düşük olduğu için bunu dışarı atması için ayrıca su içirilmesine de gerek yoktur. Emzirmeye ilk başlandığında gelen önsüt çok suludur ve bebeğin ihtiyaç duyduğu tüm su, bu ön sütten karşılanır. Emzirmenin sonuna doğru gelen süt ise yağ açısından zengindir ve bebeğin tam doymasını sağlar.
Vitaminler: Anne sütünün doğal bir vitamin dengesi vardır. A, B, C ve E vitaminlerini içerir. Anne sütünde ki kolesterolün D vitamini içerdiğini söylemiştik ancak kış aylarında çocuk doktoru ağızdan D vitamini önerebilir.çısından bebeklerin güneşli günlerden faydalanmasını sağlamalısınız. Bunun yanısıra güneş ışığının sağlayacağı D vitamini açısından güneşli günlerde bebeğinize güneş banyosu ( yaz aylarında kısa süreli ve ışınların dik olmadığı sabah 10.00 akşam ise 16.00 dan sonra) yaptırmalısınız. Anne sütündeki bu vitaminler, prostaglandinler, enzimler bebekte iltihabi olayların gelişimini de engeller.
Anne sütündeki bileşenler, bebeğin bağışıklık sistemini de düzenler ve içindeki immünogloblinler bebeği mikroorganizmalara karşı korur. Yapılan araştırmalarda anne sütü ile beslenen bebeklerin timus bezi (göğüs boşluğunun ön ve üst kısmında bulunan, lenf dokusundan yapılı iki parçadan oluşan, T hücreleri salgılayan bir bez) süt formülleri ile beslenen bebeklere göre, iki kat daha büyük bulunmuştur. Emzirme süresi uzadığında bakterilere karşı koruyucu etkisi olan lizozim düzeyi de artmaktadır. Anne sütündeki kazein, mikroorganizmaların bebeğin, mide, bağırsak ve solunum yoluna tutulmasını engeller.
Anne sütünün besleyici ve enfeksiyonlardan koruyucu özelliğinin yanında, vücudun biyolojik işlevlerini düzenleyici etkisi de bulunmaktadır. Sindirim ve solunum yolları başta olmak üzere çok sayıda organın büyüme ve gelişimini düzenler. Büyüme faktörleri özellikle kolostrumda yüksektir. Olgun sütteki büyüme faktörleri de ihtiyacı karşılayacak düzeyde kalmaya devam eder.
Bebek anne sütü emerken biberona göre yüzde altmış daha fazla enerji harcar. Anne sütü emen bebekler ağız, dil, çene, damak ve gırtlak kaslarını kullandıklarından, düzgün bir çene ve diş yapısı sağlar. Öte yandan bebek, anne memesiyle emme hazzını da daha yoğun şekilde tatmin eder.
Sinir ve kan damarları açısından zengin olan göğüs uçları kadının en duyarlı noktalarından biridir. Doğum sonrası ilk emzirmede bebeğinizin emme performansını değerlendirmeniz çok önemlidir. Emme refleksi güçlü olan ve uzun süre emmek isteyen bebeğinize 10 dakikayı geçmeyecek şekilde her iki göğsünüzü dönüşümlü olarak istediği kadar emzirebilirsiniz. Bu göğüs uçlarınızın yaralanmasını ve tahrişini engeller. Eğer meme ucunu zor yakalıyor ve birkaç dakika emip uykuya dalıyorsa; yanağını, çenesinin altını okşayarak, ayak tabanlarını kaşıyarak, ağzına yakın bir noktadan göğüs areolasına parmak ucunuzla küçük vuruşlar yaparak emme refleksini uyarabilirsiniz. Böyle uyuyarak aralıklı emen bebekler göğsünüzde uzun süre kalabilir. Çünkü uyuklamalar arasında toplam emme süresi zaten 10 dakikayı geçmeyecektir.
Emzirmenin ilk günlerinde göğüs uçlarınızı korumanın yollarından biri de, kuru kalmasına dikkat etmenizdir. Göğüs ucu kreminizi kullanırken, kurumadan nemli iken kremi uygulamayınız. Emzirmeye başladığınız andan itibaren artan prolaktin hormonu göğüs dokusundaki süt üretimini faaliyete geçirir, kan damarları genişler ve sıcaklık artar. Nemli bırakmak ve kapatmak ise mantar-pamukçuk (candida) başlamasına yol açar.
Pamukçuk (Candida) : Göğüs uçlarınız aniden yaralı, pembe ya da kaşıntılı hale geldiyse ve emzirme sırasında ya da aralarında göğsün derinlerinde zonklama oluyorsa, siz ya da bebeğinizde pamukçuk olabilir. Bu, çok sık rastlanan bir sorundur ve doktorunuzun hem sizi hem bebeğinizi tedavi etmesi gerekir. Böylece emzirmeye devam edebilirsiniz.
Emme, göğüs uçları için bir travmadır. Bu nedenle ilk günlerde bebeğiniz emdiği sırada ağrı duyabilirsiniz. Ancak daha sonra bu travmaya alışır ve 15 gün ila 1 ay sonunda göğüs uçlarınız ağrımadan bebeğinizi uzun süre emzirebilirsiniz.
Sevgiler, Ayşe Öner